
İnatçı Anısı İstanbul’un – Hale Koray
Kaldırımdan geçiyor hayaletleri
Ahiret yolcumuzu uğurlayanların
Yolumu değiştiriryorum, telaşa yenik düşüyorum
Milyonlarca volt geçiyor kaslarımdan
Fiziğe yenik düşüyorum.
O İstanbul ki beni de şaşırtmıştı birzaman
-oysa benim o zaman şaşırmaya hiçmihiç mecalim yoktu-
Her köşe başında, her türbe önünde, her cami avlusunda
Çözülmeyi bekleyen bir bilmece kurmuştu
O İstanbul ki hayatı kanırtıp bir gül yaprağından
Ölüme buhurdan sunmuştu.
Hep aradık elele çözümünü bilmecenin
Harem’de setüstünde, Salacak iskelesinde
Kanlıca sırtlarında, Anadolu Hisarında
İntiharı denedik çözmedi. Suspus oturduk.
Ağlamayı denedik susmaktan yorulunca
Gözyaşların da sileni yoktu
Her yolcunun kendi kendini bir zırh gibi kuşandığı
Eminönü-Üsküdar vapurunda.
Şimdi herbirimiz bir evcilik düzeninde
Bir panayır uçarılığından
Düzmece sevinçler imbikliyoruz
Bütün sorular soruldu
-cevaplar henüz verilmediyse de-
Nefret etmekten gitgide yoruluyoruz.
Eylül 1990 Oakton, Virginia