
Toprağın Yüreğine Dokunma – Şaban Gürtuna
Ben bu ağacın gölgesinde büyüdüm,
dalında salıncak kurduk biz,
annem gömleğimi burada kuruturdu,
babam sabanı bu toprağa saplardı…
Şimdi?
Ne gölge kaldı,
ne saban sesi…
Bir sessizlik çöktü dağın başına.
Ama bu sessizlik değil,
bu — yoksunluk.
Yıllarca emdiğimiz su,
şimdi acı…
Kuzulara su veremiyorum artık,
çeşmeden pas kokusu geliyor.
Dudaklarımda metal bir tat,
ve içimde büyüyen bir korku:
“Torunum bu köyde büyüyemeyecek.”
Altın dediler.
Zenginlik…
Ama ben yoksullaştım,
zeytinimi aldılar elimden,
tarlamın çiçeği kurudu.
Oğlum köyü terk etti,
gelinim hasta…
Ve ben—
ben sadece bakıyorum
o kepçenin,
o testerenin,
toprağı nasıl parçaladığına.
Toprak ağlıyor,
ağlıyor ama sesi duyulmuyor.
Bir ben duyuyorum,
bir de şu yaşlı söğüt…
Biz biliriz ne demek
yıllarla büyümek,
bir gövde olmak kökleriyle.
Şimdi sana soruyorum:
Kim kazandı?
Altın mı,
yoksa o altın için
gömülen hayat mı?
Ben buradayım.
Elimde bir avuç tohum,
yüreğimde bin yılın anısı var.
Toprağın yüreğine dokunma…
O yürek, biziz.
Nisan 2025