Anneler Günü (Mayıs’ın ikinci Pazar Günü)

Anneler Günü (Mayıs’ın ikinci Pazar Günü)
Amerikalı, Jarvis isimli bir kız, 1906 yılında annesini kaybetmiş. Annesi için çok üzülmüş. Sonunda üzüntüsünün annesini geri getirmediğini görmüş ve çok sevdiği annesi için bir şeyler yapması gerektiğini düşünmüş. Annesinin ölüm yıldönümünde arkadaşlarına şunları söylemiş: “Bu kadar çektiğim acıdan sonra, dünyada bir annenin yerini dolduracak hiçbir şey olmadığını anladım.” Bunun için yılın bir gününü annelerimize ayıralım. O gün annelerimizin değerini anlatan övgü dolu sözler söyleyelim. Onları en güzel duygularla analım. O günden sonra ilk kez 1908 yılında, Mayıs ayının ikinci Pazar günü “Anneler Günü” olarak kutlanmaya başlandı. Ülkemizde de 1956 yılından itibaren kutlanmaktadır.

Anneler Günü’nün en büyük özelliği, o gün, millet ve insan olarak annenin değerini belirtmektir. Anne, insanlık tarihinde bir benzeri daha bulunmayan kutsal bir varlıktır. Başka hiçbir varlık onun yerini tutamaz, ona benzetilemez. Anneler Günü’nde her çocuğun annesini hatırlaması, gücü oranında ona küçük bir armağan vermesi, hiçbir şey veremiyorsa   Anneciğim, Anneler Günün kutlu olsun, diyerek annesinin yanaklarına birer öpücük kondurması, bu günün yerleşmiş geleneğidir. Tüm anneler çocukları için aynı duygularla doludurlar. Bizim için her türlü özveride bulunan annelerimize, yalnızca bir gün değil, yaşadığımız sürece sevgimizi ve şükranlarımızı sunmamız gerekmektedir. Onlara vereceğimiz en büyük hediye de sonsuz sevgimiz olmalıdır.

Anneler günü ne zamandan beri kutlanıyor?
Anneler gününün nereden kaynaklandığını anlatanlar günün yaratıcısı olarak hep annesini kaybetmiş olan küçük bir kızdan bahsederler. Gerçekte ise bu fikri hayata geçiren Anna Jarvis annesini 1905 yılında kaybettiğinde 41 yaşındaydı. Asıl mesleği öğretmenlik olan 1864 doğumlu Anna Jarvis, 1902 yılında babası ölünce annesi ile beraber ABD’de, Philadelphia’da yaşamaya ve çalışmaya başladı. Üç yıl sonra 9 Mayıs 1905’de de annesini kaybetti. Sürekli annesi ile beraber yaşamasına rağmen öldüklen sonra “Ona hayatta iken gerekli ilgiyi gösteremediği”ne inanıyor ve bunun ezikliğini duyuyordu.

İki sene sonra Mayıs’ın ikinci pazarında, annesinin ölüm yıldönümünde arkadaşlarını evine çağırdı ve bu günün anneler günü olarak ülke çapında kutlanması fikrini ilk onlara açtı. Fikir kabul gördü, anneler memnun kaldı, babalar itiraz etmedi, Amerika’nın önde gelen bir giysi tüccarı da finansal desteği sağladı. İlk anneler günü Jarvis’in annesinin 20 yıl süresince haftalık dini dersler verdiği Grafton’daki bir kilisede, 10 Mayıs 1908’de, 407 çocuk ve annesinin katılımı ile kutlandı. Jarvin her bir anneye ve çocuğa kendi annesinin en çok sevdiği çiçek olan karanfillerden birer tane verdi. O günden sonra, temizliği, asaleti, şefkati ve sabrı ifade eden beyaz karanfil Amerika’da anneler gününün sembolü olarak kabul edildi.

Sıra anneler gününü “milli bir gün” olarak kabul ettirmeye gelmişti. Jarvis, tarihte tek bir kişi tarafından gerçekleştirilen en başarılı mektup yazma kampanyası ile gazete patronlarından işadamlarına, devlet adamlarından din adamlarına kadar ulaşabildiği herkese bu fikrini iletti. Fikir o kadar çok ve çabuk kabul gördü ki, Senato onaylamadan çok önce, bir çok eyalet ve şehirde anneler günü kutlamaları gayrı resmi olarak başlatılmıştı bile. Sonunda 8 Mayıs 1914’te Senato’nun onayı, Başkan Wilson’ın da imzası ile Mayıs’ın ikinci pazarı ‘Anneler Günü’ olarak resmen ilan edildi. Çok kısa sürede diğer ülkelere de yayılan bu gün çiçek ve tebrik kartı satışlarının tavana vurduğu bir gün oldu.

Anna Jarvis sonunda muradına ermiş, kampanyasını başarı ile sonuçlandırmıştı ama kendi hayatı pek mutlu sonla bitmedi. Yoğun çalışmadan evlenmeye ve çocuk sahibi olmaya fırsat bulamadı. Her anneler günü onun için bu yönden acı oldu.  Daha ziyade dini ağırlıklı bir kutlama olarak düşündüğü bu günden ticari çıkar sağlamaya çalışanlara karşı hukuki savaş açtı. Davaların hepsini kaybetti. Dünyadan elini eteğini çekti. Bütün gelirlerini hatta ailesinden kalan evini bile kaybetti. Kalan hayatını adadığı, gözleri görmeyen kız kardeşi Elsinore’da 1944’de ölünce sağlığı da tehlikeye girdi. Dostları ona destek vererek son yılını sanatoryumda geçirmesini sağladılar. Bütün dünya annelerinin en azından senede bir gün mutlu olmalarını sağlayan Anna Jarvin, mutsuz, yarı görmez ve yalnız bir şekilde 1948’de 84 yaşında öldü. Ülkemizde de Türk Kadınlar Birliği’nin girişimi ve önerisi üzerine 1955 yılından beri Mayıs ayının ikinci Pazar günü ‘Anneler Günü’ olarak kutlanmaktadır.

ŞİİRLER

ANA
Günlerce yolumu bekledin durdun,
Oğlum! oğlum! diye bağrını vurdun,
Mektuplarında halimi sordun,
Günlerim yaklaştı, geliyorum ana.

Yolumuz uzaktır görüşemiyoruz,
Sıcacık çorbayı birlikte içemiyoruz,
Uzun zamandır halimizi soramıyoruz,
Günlerim azaldı geliyorum ana.

Küçükten beri her derdime katlandın,
Öğretmen yapıp sılaya saldın,
Ben gidince babamla yapayalnız kaldın,
Elbet görüşürüz bir gün ana.

Ana en kutsal melektir,
Yüreği yufkadır, bilmem nedendir.
Yavruya bakmakla ömrü tükenir,
Tabiatı üreten, büyüten ana.

Kalbim senin sevginle dolu,
Yolumuz doğruluk, aydınlık yolu,
Senden öğrendim sağı ve solu,
Her bayram yolumu gözlersin ana.

Şaban Gürtuna / 1975

&

ANNEM
Yeni doğmuş bebektim,
Minicikti ellerim.
Ninniler söyleyerek
Yavaş yavaş serpildim.

Ağladığımda ağladın,
Kundağımı bağladın,
Karnım acıktığında
Her imkanı sağladın.

Anne beni büyüttün,
“Aguu” dedin güldürdün.
Emekledikten sonra
Adım adım yürüttün.

Şaban Gürtuna / Aralık 2014

&

ANAClĞIM
– Anneme ve bütün annelere –
Nasıl hatırlamam anacığımı nasıl
Bir onun sesi kaldı kulaklarımda eskiden
Bir onun elleri hala dudağımda sımsıcak
Ne güzeldi. her güne onun dualarıyla başlamak
Ne güzeldi içmek kana kana o sevgiden.

Nasıl hatırlamam anacığımı nasıl
Uzun kış geceleri masal masaldı
Güzel çoban kızları, iyi kalpli sultanlar
Bir suyun akışı gibi geçip gitti zamanlar
Şimdi ne o dünkü çocuk, ne de o masal kaldı.

Nasıl hatırlamam anacığımı nasıl
Yıkayan oydu mürekkep lekeli parmaklarımı
Akşam biraz geciksem yollara düşerdi
Sokağa çıkarken” Yavrucuğum üşütme ” derdi.
Hemen bir kazak örerdi biraz boş kaldı mı?

Nasıl hatırlamam anacığımı nasıl
Bilirim yine kalbinde yerim anacığım
Selam sana Anneler Günü  İstanbul’dan
Yeni dönmüşçesine bir akşam okuldan
Vefalı ellerinden öperim anacığım.

Ümit Yaşar OGUZCAN

&

ANNE
Ağaç olsan, dalolurum anne.
Yaprak olurum, sana gelirim.
Deniz olsan, selolurum anne.
ırmak olurum, sana gelirim.

Bahçe olsan, gülolurum anne.
Toprak olurum, sana gelirim .
GÜneş olsan, yololurum anne.
Bayrak olurum, sana gelirim.

Tacettin ŞiMŞEK

&

ANNE
Sen baharda nazlı çiçek,
Ben çiçekte tombul böcek,
Sensin beni güldürecek,
Anneciğim, biriciğim.

Kulağımda tatlı sesin,
Ninni yavrum uyu dersin.
Sevgi bağın eksilmesin.
Anneciğim, biriciğim.

Mevlüt KAPLAN

&

ANNE
Beni besleyen kimdi?
Güzel anneciğimdi.
Nerelerdedir şimdi?
Benim biricik annem.

Nur parlardı gözünde.
Bal kaynardı sözünde.
Sevgi vardı özünde.
Benim biricik annem

Güzeldi melek kadar.
Annemden güzel ne var?
Ancak oydu bana yar.
Benim biricik annem.

Bu sözü düşün biraz:
Ana gibi yar olmaz.
Anarım seni kış, yaz.
Benim biricik annem.

Kazım Nami DURU

Sosyal Medyada Paylaş :