. Faik Ali Ozansoy – Hayatı ve Eserleri
Faik Ali Ozansoy (d. 10 Mart 1876, Diyarbakır – ö. 1 Ekim 1950, Ankara), Türk bürokrat, eğitimci ve şair. Süleyman Nazif’in küçük kardeşidir. Servet-i Fünûn’daki ilk şiirleri, 1897’de çıkmaya başlamıştır. Bu şiirlerinde, bazen, Zahir adını da kullanmıştır. 1908’den sonra bir ara Fecr-i Atî’nin de başına geçen Faik Âli, Divan edebiyatını hiç tanımadan, ilk şiirlerini, doğrudan doğruya Recaîzâde Mahmud Ekrem, Namık Kemal ve Abdülhak Hâmit Tarhan’ın etkisinde kalarak yazmıştır. Fakat Servet-i Fünûn’da yazmaya başladıktan kısa bir süre sonra, çevreye uyum yeteneği sayesinde, bu topluluğun bütün özelliklerini kolaylıkla benimsemiş; gerek dil ve üslup, gerekse hayal kuruş ve duyuş bakımından eksiksiz bir Servet-i Fünûn şairi olmuştur.
İlk şiirlerinde bencillik ve karamsarlık göze çarpar. Tamamen bireysel konuları işlemiştir. Ancak, şiirlerinde kullandığı Farsça tamlamaların, Arapça ve Farsça kelimelerin çokluğu bakımından uçta olduğu söylenebilir. 1908’e kadar yazdığı şiirlerinde “aşk, kadın ve tabiat” temalarını bütünüyle romantik bir atmosfer içinde işlemiştir. Sonraki yıllarda yazdığı şiirlerinde ise sosyal konulara ve yurt duygularına da geniş bir yer ayırmıştır. Şiirlerinde hep göklerin derinlik ve yüceliğinden, efsanevî sırlarından söz etmiştir. Bu tarz şiirlerinde Hamit’in etkisi ve izleri de vardır. Bu nedenle “ikinci Hamit” olarak da nitelendirilmiştir. Eserlerinde duygu ve hayale, bilinmeyip de belli belirsiz sezilen ruh, ürperti ve sezgilere geniş yer ayırmıştır. Şair dil ve anlatımkonusunda kendisini yenilemesini bildiği için son eserlerinin dili durudur. Birkaç manzum tiyatro denemesi yapmakla birlikte bunlar onun en zayıf eserleri arasında yer almaktadır.
Şiirleri Türk sanat müziği şarkılarına güfte (söz) olmuştur. Kimi şiirleri Bimen Şen, Cinuçen Tanrıkorur, Ruhi Ayangil tarafından şarkılaştırılmıştır.
Özellikleri:
Tipik Bir Servet-i Fünun Şairidir. Servet-i Fünûncuların arasına henüz Mülkiye’de talebeyken ‘Kehkeşana Karşı’ şiiriyle katılıp kısa bir sürede tanınmasında aileden gelme edebi kültürünün tesiri büyüktür. Faik Ali; Namık Kemal, Recaizâde Ekrem ile Abdülhak Hamid’in hayranıdır. Hamid’i taklit etmesi, edebiyatımızda ‘İkinci Hamid’ olarak tanınmasına yol açtı. Ancak bu tesir uzun sürmedi. Tevfik Fikret’le yakın ilişkisi kendi kişiliğini bulmasına yol açtı. Faik Ali, ferdi konulara yönelme ve kendi iç dünyasını dile getirme yönünden tipik bir Servet-i Fünûn şairidir. Birinci Dünya Savaşı yıllarında Faik Ali, ferdiyetçilikten sıyrılarak şiirlerinde yurt sevgisini işledi. Tiyatro türünde eserler verdi ise de, bu yolda pek muvaffak olamadı.
ESERLERİ / ŞİİRLERİ
– Fani Teselliler (1908)
– Temasil (1912)
– Elhan-ı Vatan (1915)
PİYESLERİ
– Payitahtın Kapısında (1918)
– Nedim ve Lâle Devri (1950)
GÜFTELERİ
– Zaman olur ki ânın hacle-i visâlinde
– Sâhilden uzaklaştık elin şimdi elimde
– Yıldızlı semalardaki haşmet ne güzel şey