
Müştak Erenus – Hayatı ve Eserleri
1915’te Afyonkarahisar’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini burada tamamladı. 1940’ta İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Avukatlık mesleğini seçti. 1940’lı yıllarda…
En güzel şiirler
En güzel şiirler
Müştak Erenus adlı şaire ait tüm şiirlere, hayatı hakkındaki bilgilere, şair hakkındaki yorumların yer aldığı sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.
1915’te Afyonkarahisar’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini burada tamamladı. 1940’ta İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Avukatlık mesleğini seçti. 1940’lı yıllarda…
Bir uzun öykü biter Yorulur kişileri Girer derede yıkanır. Yollar inatçıdır Keçiler ağaçlara tırmanır Döner döner de bir Temmuz günü…
Üstümüzde bu şaşkın bulutlar Küskün bir telâşın peşinde Nereye gidiyorlar Ve de bu günler neyi getiriyor böyle Ve de niçin…
Çocuklar Ağlamasın Hiç ağlamasın Güneşte yunmuş bir damla su. Ama siz ağlayın payınıza düşeni Bilerek, ederek Ve de hiç hak…
Sen karanlıkta hiç türkü söyledin mi Türkü söyledin mi hiç karanlığa Hiç yemin ettin mi gönülden Katıldın mı bir inanca…
Bu bağışlanmak isteği de Nerden çıktı şimdi Cam gerisinde bir başına Şu kumrunun gözleri Yeşille karmakarışık Bir türlü anlayamıyorum. Bu…
Kuzguncukta nenemin evi Nazarlığı yumurtadan çiçekler Telaş toplardı nenemin elleri Şeftali yemiş kardeşim Ağzı pembe bulaşık Ben daha oynayacağım derdi.…
Bir söğüt dalının yeşilini getirdim sana Üstünde kelebeğin mavisi Durma işte öyle Niye geldin diye sorma Bir nar ağacı gibiyim…
Muteber bir dünya vatandaşı olaraktan Bulutlara dayayıp merdiveni Elimdeki şu posta güvercinini Salacağım gökyüzüne Allah Lillâh aşkına İ n s…
Ölmek istemiyorum diyordu içinden. İri taşlı kirli bir duvar önünde Fazla bekletilmeden İki beyaz bulut geçti Ve iki beyaz kelebek…
Eşref saati hayra dolu Bir cömert günün ortasında Dönüp de yaşar mısın deseler Uzayası şu güdük ömrünü Ve verseler elime…
İnanmak gerekir güne Bütün dertleriyle dün Durmayın çaba getirin güne. İnsanlar güzeldir İnsanlar iyidir İnsanlar güçlüdür İnanmak gerekir güne. Kocaman…
Üç el yamanmıştı geceye sivri Korkunun ötesinde ateş yakmıştı çocuk Kimse bir şey diyemedi. Önce bir yerinden başladı Kocaman kara…
Taş kodum taş üstüne Yedirmedim özüme bu çileyi Durdum da düşünemedim Kimlerdi bu eşkıyanın kendileri Yorulmazlar mıydı bu yağmada Bıkmazlar…
Geceleri yıldızlar örter üstünü Bilirsin de yine üşürsün. Kaçışır boşluğa bu korkak sözcükler Kan ter içinde. Susar düşünürsün. Boşuna mı…